Bilgilendirici – Yorumlar, Fiyatlar, Teknik Bilgiler

  1. Anasayfa
  2. »
  3. gezi
  4. »
  5. Ayasofya bilgi

Ayasofya bilgi

bilgilendirici bilgilendirici -
88 0
Ayasofya Cami – Sultanahmet – Fatih -İSTANBUL

Tarihteki orijinal eski adı Hagia Sophia olan, Hıristiyanların ve Müslümanların en önemli ibadet alanlarının başında gelen Ayasofya gerek tarihsel birikimi gerekse de mimari özellikleri ile son derece önemli bir yapıdır. İstanbul’da bulunan bu özel yapı, yapılığı yıldan beri her zaman ilgi odağı olmuş, son olarak müzeden camiye dönüştürülmesi sayesinde tekrar gündeme gelmiştir. İstanbul’da gezilecek yerlerAyasofya nerede ya da Ayasofya’ya nasıl gidilir? gibi sorulara yanıt vererek bu tarihsel kültür mirasını yakından tanıyabilirsiniz.

Ayasofya Kubbe Tavan Kilise Mozaikleri

Ayasofya Tarihi

Ayasofya tarihi , temelde üç ana dönemden oluşmaktadır. İlk ve ikinci dönem yapılışı, çıkan isyanlar sonucunda yıkıldığı için günümüzde kalıntıları görülmektedir. 532 yılında ikinci kilisenin yıkılışı ile birlikte Bizans imparatoru Justinanus daha önceki kiliselerden tamamen farklı ve büyük bir kilise yapılmasına karar verdi. Bu kilise aynı zamanda hem Hıristiyanlığın haşmetini gösterecek hem de imparatorun görkemine de vurgu yapacak bir kilise olmalıydı. Bunun için de çeşitli mimarlar ile İsidoros ve matematikçi Anthemius görevlendirilmiştir. Ayasofya’nın yapılışı için anlatılan efsanelerden birisine göre Justinanus inşa ettirmek istediği kiliselere dair hazırlanan taslaklardan hiçbirisini beğenmemektedir. Bir gece kilisenin nasıl görüneceğine dair planlar yaparken uyuyakalır ve sabah uyandığında Ayasofya’nın planını önünde bulur. Bu planı tam istediği bir kilise gibi bulan Justinanus kilisenin bu şekilde yapılmasını talep eder. Elbette yapılışına dair bir efsane olan bu anlatı, esasında Ayasofya’nın yapılışının ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmaktadır.

Plan belirlendikten sonra Ayasofya’nın yapılışı için kullanılacak olan malzemelerin temini için geniş çapta bir uğraş verilmiştir. Buna göre Bizans imparatorluğu sınırları içerisinde yer alan yapı ve tapınaklardaki yontulmuş ve kullanılan hazır malzemelerden yararlanılmıştır. Özellikle bu yöntem sayesinde Ayasofya’nın yapılışı daha kısa sürede gerçeklemiştir. Bu kapsamda Efes’te yer alan Artemis Tapınağı’ndan, Mısır’daki Güneş Tapınağı’ndan ve Lübnan’daki Baalbek Tapınağı’ndan pek çok sütunlar getirilmiştir. Sütunların özellikle altıncı yüzyıl gibi lojistik alanında kısıtlı imkânların olduğu bir dönemde nasıl taşınabildikleri tam olarak bilinmemektedir. Kaplama ve sütunlarda kullanılmış olan renkli taşlar da Akdeniz coğrafyasındaki pek çok farklı bölgeden temin edilmiştir. Kilisenin yapılışında ortalama on binden fazla sayıda işçinin yer aldığı da kaydedilmektedir.

Ayasofya’nın önemi, mimari açıdan da çok fazladır. Mimaride yeni bir anlayışı temsil eder ve yapılırken dahi mimarinin önde gelen örneklerinden sayılmıştır. Devasa kubbenin ayakta kalmasını sağlayacak olan mimari anlayışın, o dönemde nasıl elde edildiğine dair net bilgiler bulunmamaktadır.

Bu kapsamda 532 yılında Ayasofya’nın yapımına başlanmış ve 537 yılında tamamlanmıştır. Dönem imkânlarına göre bu süre son derece iyi ve hızlı bir süredir. Kilisenin açılışını ise elbette imparator Justinianus yapmış ve görenleri kilise büyülemiştir. Yine efsanelere göre yapı, Süleyman Mabedi’nden daha büyük olduğu için imparatorun “Seni yendim Süleyman!” dediği söylenmektedir.

Kilisenin açılışından sonra da pek çok ekleme ve düzenleme yapılmıştır. İlk mozaikler 565 yıllarında tamamlanabilmiştir. Özellikle mozaiklerdeki el işçilikleri ve incelik son derece önemlidir. Ortaya çıkan yapı ve özellikle haşmetli kubbesi o kadar etkileyici olmuştur ki kısa sürede Hıristiyanlığın en önemli mabedi haline gelmiştir.

Ayasofya’nın Yapım Sonrasındaki Tarihi

Ayasofya’nın yapılışından sonra ilk zorluk 557 yılında olan depremde kendisi göstermiştir. Doğu yarım kubbesinde depremden kaynaklı çatlaklar, yapıyı tadilata almayı gerektirmiştir. 558 yılında ise ana kubbe tamamen çökmüştür. Hemen gerekli çalışmalar başlatılmış ve kubbenin yapımında bu sefer daha hafif malzemelerin kullanılması tercih edilmiştir. Bu tarihten sonra Ayasofya daha güçlü bir hale gelmiş ve imparatorluğun merkezi halini almıştır. Bizans imparatorları taç giyme törenlerini bu kilisede gerçekleştirmiş, savaş kararları yine bu yapıda halka açıklanmıştır. Özellikle halk tarafından da çok rağbet gören yapı, önemli bir ziyaret alanlarından birisi olmuştur.

1204 yılında gerçekleşen Latin istilası sırasında ise Ayasofya, Latin askerleri tarafından büyük bir yağlamaya maruz kalmıştır. Askerler mozaiklerden İsa peygambere ait olduğu söylenen pek çok eşyayı almışlar, eşyaları çalmışlar ve binaya da zarar vermişlerdir. Çok geçmeden şehirde tekrar Bizans kontrolü sağlanınca Ayasofya tekrar tadilata alınmış ve 1354 yılında kapsamlı bir restorasyona uğramıştır.

Ayasofya Cami Mimarisi

Ayasofya’nın Cami Oluşu

Bizans başkenti İstanbul’un 1453 yılında Osmanlılar tarafından ele geçirilmesi ile Ayasofya’nın da yazgısı başka bir yöne çevrilmiştir. Ayasofya, fethin sembolü olarak hemen camiye çevrilmiş ve şehirdeki ilk namazını Fatih Sultan Mehmet burada kılmıştır. Savaş yüzünden çok bakımsız ve yıpranmış halde bulunan yapı, padişahın isteği ile hemen bakıma ve temizliğe alınmıştır. Padişah ayrıca yapının isminin de aynen korunması gerektiğini belirtmiştir. Yapıya ilk dönemde sadece bir tane minare eklenmiştir. Daha sonra farklı padişahlar tarafından üç minare daha eklenecek ve günümüzdeki görünümüne kavuşacaktır.

Ayasofya Cami – Tuğra

Özellikle 16’ncı yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapıya yapılan eklemeler ve güçlendirme çalışmaları yapının ömrünün uzatılmasına neden olmuştur. Aynı şekilde Osmanlı mimarisi için de Ayasofya önemli bir örnek olmuş, Osmanlılar bu yapıyı sevmiş ve neredeyse her camilerinde, günümüze kadar sürecek bir şekilde aynı formu yani kubbe formunu tercih etmişlerdir. Cami oluşu nedeniyle yapıya; minber, müezzin mahfili, vaaz kürsüsü gibi eklemeler de yapılmıştır.

Mozaikler – Ayasofya

1850’li yıllarda yapılan restorasyon çalışmasından sonra 1900’lü yıllara yapı korunaklı bir şekilde gelmiştir. 1930’da tekrar restorasyon yapılmış ve caminin dünya kültürel mirası çerçevesinde müzeye dönüştürülmesine karar verilmiştir. Daha önceden cami olduğu için üzeri sıva ile kapatılan mozaikler ortaya çıkarılmış, yapı geniş kesimlere hitap etmeye başlamıştır. Müze olduğu dönemde yapıyla ilgili pek çok önemli özellik de ortaya çıkarılmış ve bu sayede yapının özellikleri de daha yakından keşfedilmiştir.

Yapı, en son olarak Temmuz 2020 tarihinde Danıştay’ın aldığı karar neticesinde tekrar camiye dönüştürülmüştür.

Ayasofya – Hagia Sophia

Ayasofya’nın Önemli Özellikleri

Ayasofya, dünyanın en eski katedrali olma özelliği taşımaktadır. Bunun yanında dünyanın en büyük katedrallerinden birisidir. Hâlâ dünyanın en hızlı inşa edilen katedrali ve en uzun süreyle ibaret olmuş yapı özelliğini korumaktadır. Mimari açıdan da mutlaka görülmesi gereken bir yapıdır.

Ayasofya Kubbe Mozaik

Ayasofya’da Ziyaret Edilecek Yerler Nelerdir?

Ayasofya’da gezilecek yerler; iç ve dış kısım olarak iki ana bölüme ayrılmaktadır.

Dış kısımda; padişah türbeleri, sıbyan mektebi, şadırvan, minareler, hazine binası gibi yapılar vardır.

İç kısımda ise; kubbe, hat levhalar, çiniler, mozaikler, maksureler, mermer küpler, dilek sütunu, kapıları gibi bölümler mutlaka görülmelidir. Özellikle ihtişamlı kubbe ve yapıyı taşıyan kolonlar detaylıca incelenmelidir.

Ayasofya Gezilecek Yerler – İstanbul

Ayasofya Giriş Ücreti Nedir?

Ayasofya giriş ücreti, Temmuz 2020’deki yapının camiye dönüştürülmesi kararı sonrasında kaldırılmış ve herkese ücretsiz olmuştur. Daha önce Ayasofya müze statüsünde olduğu için Ayasofya Müzekart uygulaması ya da ücret ödenerek giriş yapılabiliyordu. Günümüzde ise ziyaret saatleri kapsamında Ayasofya’ya herhangi bir ücret ödemeden giriş yapılabilmektedir. Ancak namaz saatleri dahilinde ziyaret yapılması mümkün olmamaktadır.

Ayasofya Nerededir, Nasıl Gidilir?

Ayasofya’ya gitmek oldukça kolaydır. İstanbul’un merkezi bölgelerinde yer almaktadır. Anadolu yakasındaki vapurlar ile Eminönü’ne gidilebilir ya da Üsküdar’dan Marmaray hattına binerek Sirkeci durağında inip Eminönü ya da Sirkeci duraklarından da Kabataş – Bağcılar tramvay hattı kullanılarak Sultanahmet’e varmak mümkündür. Ayasofya, Sultanahmet bölgesinde bulunmaktadır.

Ayasofya’ya ulaşmak için, aşağıdaki Google harita yol tarifi ulaşım yönlendirmelerinden de faydalanabilirsiniz:

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir